HESABIM
GİRİŞ YAP

Hoşgeldiniz! Hesabınıza buradan giriş yapabilirsiniz.



Yardım
ya da
YENİ HESAP OLUŞTUR

Bilgilerinizi girerek yeni bir hesap edinebilirsiniz.



Salih İnce

YENİ DÜZEN KARAKTERİ

Yeni dünyanın bize getirdiği yeni sistem olan kapitalizm hayatın her yerini etkilediği gibi insanın kendinde değerli bulduğu ve başkalarının değer vermesini beklediği kişisel özellikleri olan karakterini de etkiliyor. Karakter aşınması kitabı insanın iş dünyasında yaşadıklarının karakteri üzerindeki etkilerini bazen sayısal veri destekli nesnel bilgiler vasıtasıyla, bazen de karakterler bazında anlatarak farklı çerçevelerde ve geçmişle mukayese ile konuyu analiz ediyor. Ben de yazımda kitaptan anladığım kadarıyla bu etkileri ele alacağım.

Kitaba iki nesil arasındaki yani baba ve oğul çalışma hayatlarındaki felsefe farkı ile başlıyoruz. Baba döneminde tek bir işte uzun süre çalışma durumu ve şirkete veya çalışılan yere olan bağlılık, sadakat duygusu iş hayatında önemli bir yer tutuyor. İşçiler işlerini yerine getirerek ve ailelerine reislik ederek kendi hayatını kendisinin yazdığını hissediyor ve bundan özgüven sağlıyordu. Fakat bu dönemde bazı sınıf farklılıkları göze çarpıyor. Özellikle alt sınıf ile orta sınıf arasındaki gerilim, yani orta sınıfın alt sınıfa bir hiçmiş gibi davranmasından yakınılıyor. Oğul dönemine baktığımızda ise iş dünyasındaki sadakatsizlik ve dinamizm sektörde yer alıyor. İş hayatında varlığını devam ettirmek için içinden gelmeyen şeyleri yapmak, kaynak sağlayacak kişilerin peşinden koşmak ayrıca geçmişte yapılanın aksine iş hayatının çocuklara etik olarak sunulamaması iç dünyada sürüklenmelere yol açabilir. Çünkü bu kurtlar sofrasında iyi işin nitelikleri iyi bir karakterin nitelikleriyle örtüşmüyor.

Yeni piyasadaki en önemli algı işte uzun vadenin olmaması. Bu durum güven, sadakat ve riayet gibi kavramları zayıflatan bir durum. Çünkü işçi ile işveren arasında geçmişte olduğu gibi romantik bir bağ kurulamıyor. Birçok şirket işlerini kısa süreli sözleşmelerle küçük şirketlere yaptırıyor. Bu sayede bürokrasi katmanlarını azaltıyor, daha esnek ve basit organizasyona sahip hale gelmeye çalışıyor. Bu durum tüketici odaklı olan ve sürekli değişen dinamik piyasaya ayak uydurmak için gerekli. Bu parçalı yapıya sahip olmak ise gelişen bilgisayar teknolojisiyle mümkün hale geldi. Bilgisayar teknolojisi ile sadece şirket içi haberleşme ve düzenlemeler yapılmıyor rakip firmalar ile ilgili veriler de elde ediliyor. Mevcut gelişmeler ve yenilikler de ister istemez kapitalizmin içine dinamizmin ve belirsizliğin işlemesine neden oluyor.

Baba döneminin ve daha önceki dönemlerdeki iş hayatının karakter üzerindeki en büyük etkisi rutindir. Rutin üzerinde ise farklı görüşler var. Bazıları rutinin ezberleyerek öğrenmede olduğu gibi öğretici olduğunu, bazıları da aklı öldürdüğünü savunuyor. İlk görüş, ezberlenilen işten yola çıkarak başka şeylerin de değerlendirilebileceğini, emek vermenin insanın kendisiyle barışık olmasını sağladığını söylüyor. İkinci görüş ise aynı işi tekrar tekrar yapmanın ruhu öldürdüğünü, para dolaşımının insanları tek bir alanda uzmanlaşmaya zorladığını söylüyor. Bu hususta da bir iğne fabrikasını örnek gösteriyor. Fabrikada iş bölümü sistemine geçilmeden önce tüm işlemleri yapan bir işçi günde üç yüz civarında çivi üretebilirken, iş bölümü ve üretim bandı ile aynı kişi günde 16 binden fazla iğneyi elden geçirebiliyordu. Yalnız bu fabrikalarda işçinin çalışması dakika dakika kaydediliyordu. İşçiler saatler boyunca aynı işi yapıyordu. Bunun uzun süre devam etmesi işçileri sıkıcı ve uyuşturucu bir iş günü geçirmeye zorluyordu. Bu da manevi hususta işçinin büyük zarar almasına, zihnen ölmesine ve cahil kalmasına sebep oluyordu. Ayrıca bu yeni düzende en çok emek sarf eden en az parayı alıyordu. Yani fabrika sahibi bu aşırı ve hızlı üretim sayesinde zenginliğine zenginlik katıp piyasayı domine ederken fabrikada çalışmaya mecbur kalan işçi, cüzi miktarlara çok emek sarf ediyordu. Fabrikanın kazanması ve piyasanın büyümesi toplumu maddi olarak ilerletse de manevi olarak çökertiyordu. Karakterini geliştirmek isteyen kişilerin bu rutinden kurtulması elzemdi. Fabrikalardaki makineleşmenin yaygınlaşması işçilerin, uygulanan rutinle iyice pasifleşmesine sebep oldu. İşlerini zihinlerini kullanmadan sadece fiziken yapıyorlardı. Aynı konuyu kitapta okumanın yanında Charlie Chaplin’in Modern Zamanlar filminde de görebiliriz. Filmde Chaplin sadece cıvata sıkıyor. Üzerinde sıkı zaman yönetimi ve iş kontrol baskısı var.

Toparlayacak olursam rutin kişinin zihninin ölmesine ve pasifleşmesine sebep olabilir. Lakin şunu da unutmamak gerekir ki bazı insanlar rutinde kendini güvende hisseder. Değişimleri ve riskleri istemeyebilir.

Günümüzde ise makineleşmenin artmasıyla rutin işe olan ihtiyaç azaldı. Artık rutin ilerleme için sıkıntılı. Bundan dolayı insanların esnek olması gerekiyor ki değişen koşullara uyum sağlayabilsin. Şirketler de insanlar gibi bu esnekliği sağlamaya çalışıyor. Bu esneklik de üç ögeden oluşan gizli bir iktidar sistemine sahip. Bu üç öge kurumların kökten dönüşümü, üretimde esnek uzmanlaşma ve iktidarın merkezileşme olmadan yoğunlaşmasından oluşuyor. Kurumların kökten dönüşümünde, geçmişten farklı olarak daha az kaynakla daha çok iş yapma üzerine odaklanılıyor. Bu doğrultuda işçilerin sayısı azaltılıyor ve kalan işçilerden yüksek performans bekleniyor. Bu sayede işçinin rutini olmuyor ve üretkenliği artıyor. Fakat bu sistemin ters teptiği bir konu var. O da işten çıkarmaların işçileri motive etmesi yerine onları tedirgin etmesi. İşçilerdeki ‘’sıra bende mi ‘’ fikri onların moralini ve performansını düşürüyor. Bu da sistemi yürüyemez hale getiriyor. Üretimde esnek uzmanlaşma ise piyasadaki değişken talebin karşılanması için piyasaya çeşitli ürünleri daha hızlı şekilde ulaştırma olarak özetlenebilir. Bu hususta Ren ve Anglo-Amerikan olmak üzere iki model vardır. Ren modeli daha çok vatandaşların zorlandığı esnekliği frenlerken Anglo-Amerikan sistem ise ekonomiyi merkeze alır ve hükümetin ekonomiye tâbi olmasını savunur. Merkezileşme olmaksızın yoğunlaşma küçük çalışma gruplarına görev yüklenmesiyle beraber oluşan durum olarak öne çıkıyor. Patronlar bu küçük gruplar üzerinde baskı kuruyor.

Modern sistemin getirdiği diğer bir durum ise işçilerin işlerine olan bağlılığının azalması. Bu hususta fırıncıları ele alırsak, önceki dönemlerde fırında gece saatlerinde ekmek yapmaya başlayan işçiler ile günümüzde makinenin tuşuna basıp ekmek yapan işçiler arasındaki farkı görürüz. Bu ilk fırıncılar işlerini en ince ayrıntısına kadar bilirler ve çıkacak ürünün kalitesinin kendi değerlerini ortaya koyacağını düşünürlerdi. Bu da işlerine olan bağlılıklarını arttırırdı. Fakat modern fırında çalışan işçi, ekmeğin nasıl yapıldığını bilmeden sadece düğmeye bastığı için kendini iş ile bağdaştıramaz. İşini hafife almasına sebep olur ve işinden ayrılması kendisi için kolay olur. Buna benzer örnek olarak da mühendislerin AutoCAD uygulamasını kullanmaya başlaması örnek olarak verilebilir. Bu yazılım, mühendisin işini büyük ölçüde kolaylaştırıyor ve üretkenliğin artmasını sağlıyor. Bu yazılımı kullanan biri olarak kendim de bu programın nimetlerinin önemini biliyorum. Fakat bazı mühendisler bu programı kullanmanın üretilen yapıyı analiz etmede ve içselleştirmede mühendisi engellediğini öne sürüyor.

Kapitalizmin getirdiği diğer bir durum da insanları risk almaya zorlaması. Aksi takdirde sistemin altında düşük ücretlere çalışmak zorunda kalıyorlar. Oluşan bu durumda risk alan birçok kişi batarken çok azı başarılı olabiliyor. Risk almak istemeyenler ise sistemin içerisinde çok büyümeden hayatını idame ettirmeye çalışıyor. Keza iş etiğindeki değişim nedeniyle orta yaşlara gelen kişiler işten çıkarılıyor. Birikim ve deneyimlerine önem verilmiyor. Şirket açısından, birikimli elemanlar hem ekstra maliyet olarak görülüyor hem de patronların kararlarını eleştirebiliyorlar. Yeni elemanlar ise daha ucuza çalışıp karaları eleştirmeden uyguluyorlar. Ayrıca iş, takımlara yükleniyor. Bu takımlar kendi kendilerini denetleyerek patronların işçi kontrolünü kolaylaştırıyor. Otoriter bir lider olmamasına rağmen takım arkadaşı kisvesi altında işçilerin daha fazla eforla çalışması sağlanıyor.

Özetleyecek olursak, Karakter Aşınması okuyucunun içinde bulunduğu sistemi anlamasına ve sorgulamasına yardımcı oluyor. İş dünyasındakiler de dahil herkesin okuması ve anlaması gereken bir kitap.


Sayfayı Paylaş :