HESABIM
GİRİŞ YAP

Hoşgeldiniz! Hesabınıza buradan giriş yapabilirsiniz.



Yardım
ya da
YENİ HESAP OLUŞTUR

Bilgilerinizi girerek yeni bir hesap edinebilirsiniz.



İrem Zengin

Eserin Adı: Osmanlı Toplumunda Aile


Eser Sahibi: İlber Ortaylı


İlber Ortaylı 21 Mayıs 1947 tarihinde Bregenz, Avusturya’da Kırım Tatarı bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Henüz iki yaşındayken ailesiyle birlikte Türkiye’ye göç etti. Ortaylı, Ankara Atatürk Lisesi’nden, 1965 yılında mezun oldu. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’ni ve Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’nin tarih bölümünü 1970’te bitirdi. Halil İnalcık, Mümtaz Soysal, Seha Meray gibi önemli isimlerin öğrencisi oldu. Viyana Üniversitesi Slavistik ve Orientalistik Bölümü’nde eğitim gördü. Yüksek lisans çalışmasını Chicago Üniversitesi’nde Halil İnalcık ile yaptı. Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde 1974 yılında doktor oldu. 1979 senesinde de “Osmanlı İmparatorluğunda Alman Nüfuzu” çalışmasıyla doçent oldu. 1982 tarihinde istifa etti. Bu dönemde Viyana, Berlin, Paris, Princeton, Moskova, Roma, Münih, Strazburg, Yanya, Sofya, Kiel, Cambridge, Oxford ve Tunus üniversitelerinde misafir öğretim üyeliği yaptı. 1989’da Türkiye’ye dönerek profesör oldu. Osmanlı ve Rus tarihi ile ilgili makaleleri yerli ve yabancı dergilerde yayınladı. 2002 senesinde Galatasaray Üniversitesi’ne, iki yıl sonra da Bilkent Üniversitesi’ne konuk öğretim üyesi seçildi. 2005 senesinde Topkapı Sarayı Müzesi başkanı oldu. Ortaylı 2012’de yaş haddinden emekli oldu. Görevi Ayasofya Müzesi başkanı Haluk Dursun’a devretti. Birçok kitabı bulunan İlber Ortaylı, şu an Galatasaray Üniversitesi ve Bilkent Üniversitesi’nde Türk Hukuk Tarihi dersi vermektedir.[1]


Hepimiz eski mahalle adabını, yaşanmış güzel anıları dinlemişizdir. Ya yakınlarımızdan, ya dedelerimiz, ninelerimizden yahut otobüste yan yana oturduğumuz amcalardan... Kitapta mahallenin anlatıldığı bölümde, anlatılanlar bir anda canlandı gözümde. Benim en çok dikkatimi çeken bir mahalleye taşınacak kişinin kefilinin olması. Şimdi yan tarafta sadece bir duvar arkasında oturan komşularımızı tanımıyoruz. Biraz durup düşünmemiz gerektiğini düşünüyorum. Osmanlı ailesinden kastettiği aslında kocaman ve farklılık barındırıyor gibi görünen ama aralarında aksine benzerliklerin çoğunlukta olduğu sadece isimleri değişik olan topluluklar... Aile kavramının şekillenmesinde dinden çok coğrafi konumun etkisinin olduğunu dile getirmiş kitapta Sayın İlber Ortaylı. Bir nebze hak verebilirim. Bense toplumun dini yaşayış biçiminin aile kavramını diğer etmenlere göre daha çok etkileyebileceğini düşünüyorum. İnsanlık nedir? İnsanlık için ben ne yapıyorum, ne yapmalıyım? gibi sorularının cevaplarını arayan ve doğru cevaplara erişen ailelerden olmayı diliyorum.


Kitap oldukça bilgilendirici bir içeriğe sahip fakat anladığım kadarıyla genel topluma hitap etmiyor bu yüzden de sıkıcı bir hale büründüğünü söyleyebilirim. Daha hikayeleştirilmiş, daha akıcı bir yazı beklentisiyle açmıştım. Böyle olmamasının sebebini de aslında hedefinin tarih araştırmacıları olduğuna bağlıyorum. Birçok makaleden bilgi aktarımı sağlanmış, gerektiği yerde sayısal veriler, analizlerden faydalanılmıştır. Bu konu üzerine akademik bir proje içerisinde olsam kaynak olarak rahatlıkla kullanabilirdim yani kitap amacına uygun bir üslupla yazılmış diyebiliriz. Şuan dışarıdan bir okuyucu olarak keyif almam söz konusu olmasa da severek okudum. Bunu da belki İlber Ortaylı’ya ait bir kitap olmasına bağlayabiliriz. Toplumun her kesimine hitap eden kitapların seçilerek bu gibi topluluklarda tahlil edilmesi daha güzel dönütlere neden olabilir kanaatindeyim. Hem kitabı okuyan keyif alacaktır hem de yazı yazıldıktan sonra yazıyı okuyan için keyifli olacaktır diye düşünüyorum.


“Aile bir toplumun en muhafazakâr, az değişen kurumlarından biridir ve şimdi bu asırda değişmektedir, bu değişme sebebiyle “aile” kurumu kadar tarihçi araştırmalarını gerektiren bir konu yoktur. Bu nedenle Osmanlı toplumunda aile yapısı üzerine yazdığım ve tasvip gören makalelerimi yeniden ele almak, yeni malzemeyi araştırmak ve “millet” sistemi ve “hukuktaki Romanizasyon” gibi toplumsal ve hukukî çerçevesine oturtmak gerekiyordu. Bunsuz son 150 senedeki ailenin, aile hukukunun evrimini kavramak mümkün değildir. Bu nedenle 15- 16. yüzyıllardan bugüne dek hukukî ve toplumsal çerçevesi içinde Osmanlı ailesinin gelişimini ele alan bu çalışmayı kaleme almayı gerekli gördüm.”[2] İlber Ortaylı 


Kitabı yazış amacını oldukça net cümlelerle ifade eden İlber Ortaylı’nın hedefine ulaştığını rahatlıkla söyleyebileceğimizi düşünüyorum. Dikkatimi çeken bir ifade kullanılıyor kitapta:  “En az değişen birim ailedir”. Ben de bu kanıdayım. Şöyle ki aile eskilerden öğrendiklerini, geçmişten geleni sürdürme çabasında oluyor dolayısıyla kolay kolay değişmiyor. Değişim gerekli mi? Gerekli ise nereden başlanabilir, nasıl bu değişim sağlanabilir? gibi birçok soru türetilebilir. Aile yapısını değiştiren önemli bir faktör de; şüphesiz ki geçim kaynakları. Onlar geliştikçe, birçok ailenin coğrafi konumu değişiyor ve dolayısıyla aile yapısında da bir değişim başlıyor. Kadın emekçi role bürünüyor, aile içi görev paylaşımı da buna bağlı değişiyor. Bu değişim de belki çocukların sorumluluklarını bilmesine katkı sağlanıyor. Bu konu üzerine yapılan araştırmalar muhakkak vardır. Çalışan anne ile çalışmayan anne çocukları arasında bazı farklılıklar var ise incelenebilir. Böylece “aile” kavramının aslında araştırma konusu, tez konusu geliştirmekte de oldukça elverişli olduğunu söyleyebiliriz. Kesinlikle sosyal bilimler ve hususen tarih bilimi içinde çalışan araştırmacıların okuması gereken bir kitap olduğu düşüncesindeyim. Kitabın hem bilgilendirici hem de ufuk açıcı olduğuna inanıyorum.

 


[1] https://www.timeturk.com/ilber-ortayli/biyografi-722180

[2] http://www.timas.com.tr/kitap/osmanli-toplumunda-aile/

 

Sayfayı Paylaş :