HESABIM
GİRİŞ YAP

Hoşgeldiniz! Hesabınıza buradan giriş yapabilirsiniz.



Yardım
ya da
YENİ HESAP OLUŞTUR

Bilgilerinizi girerek yeni bir hesap edinebilirsiniz.



Alişan Arğun

                                           SAATLERİ AYARLAMA ENSTİTÜSÜ ÜZERİNE

Saatleri Ayarlama Enstitüsü. Ahmet Hamdi Tanpınar’ın kendini gerçekleştirdiği Türk Edebiyatının kült romanı. İsmine bakınca bile klasik Türk romanlarının klişeliğinden sıyrılan bu güzide eser 1954 yılında yazıldı. Yapıt çocukluğu II. Abdülhamit döneminde geçen, Meşrutiyet ve Cumhuriyet dönemlerinde de yaşayan Hayri İrdal'ın anıları şeklinde kurgulanmıştır.  Tanpınar şiirinde olduğu gibi burada da sembolizme yer vermiş, zaman felsefesi hakkındaki görüşlerini belirtmiştir.

Tanpınar’ın kitabında kullandığı karakter az ve özdür. Her bir karakter kendine yüklenen görevi layıkıyla yerine getirmiştir. Ana karakterimiz Hayri İrdal tam bir şanssızlık mıknatısıdır. Eşini ve babasını kaybetmesi, uzun yıllar dünya savaşında asker olması, dönünce yaşadığı boşluk hissi onu yiyip bitirmiştir. Gittikçe duygusuzlaşan bu karakter Halit Ayarcı ile tanışıncaya kadar paltosuz Akakiy Akakiyeviç’tir. Halit Ayarcı ile tanıştıktan sonra ise paltolu Akakiy Akakiyeviçtir. Halit Ayarcı öldükten sonra ise tekrar eski hali olan paltosuz haline döner. Akakiy Akakiyeviç kendine yeni bir palto almak için çok uğraşır. Bu yolda bedenen ve ruhen zorluklar yaşar. Aynı şekilde Hayri İrdal karakteri de başına gelen kötü olaylar sonrasında kendine bir “palto” aramaktadır. Akakiy Akakiyeviç uzun uğraşlar sonucu bir palto alır. Kader de Hayri’nin karşısına Halit Ayarcı karakterini çıkarır. Artık her iki karakter onları soğuktan koruyan bir paltoya sahiptirler.

Bu iki karakterin başına gelen olaylar o kadar çok benzerdir ki; önce Akakiyeviç’in paltosu çalınır ve artık soğukla başa çıkmak zorundadır. Hayri İrdal’ın paltosu olan Halit Ayarcı’nın de ölmesiyle birlikte iki karakter paltosuz kalmıştır. Hayri’nin paltosuzluğu enstitüyü kapattırmış, Akakiyeviç’in paltosuzluğu ise ölüm ile sonuçlanmıştır.

Tanpınar kitapta batılılaşmayı ve bu süreçte toplumun yaşadığı sancıları anlatmıştır. Nitekim kitapta anlatılan her karakter de bu süreçleri temsil ederler. Nuri Efendi Osmanlı Devleti’ni ve Doğu medeniyetini temsil eder. Deneyimli ve bilgili olmasına rağmen yolun sonuna gelmiştir. Halit Ayarcı karakteri ise cumhuriyeti ve batılı düşünceyi temsil etmektedir.  Dinç, yenilikçi, hayalperest ve kurnazdır. Bu çıkarımlara göre Hayri İrdal’ı da Osmanlı tebaası olarak düşünebiliriz. Hayri İrdal’ın Nuri Efendi ile başlayan ömrü Halit ayarcı ile devam etmiştir.

Hayri İrdal’ın yolunu çizen dayısı ona Mübarek adında bir saat hediye etmişti. Hayri’yi saatlere ilgili yapan bu saat Jules Verne’nin 80 Günde Devri Alem kitabındaki Jean Passepartout (Paspartu) karakterine benzer. Passepartout saatinin büyük büyük dedesinden kaldığını, saatin 1 dakika bile şaşmayacağını söyler dururdu. Mübarek de ayar kabul etmezdi.  Dünyanın etrafından dönerken saatlerin değişmesine rağmen Passepartout saatinin ayarlanmaya ihtiyaç duymadığını söylüyor ve saatini ayarlamayı kabul etmiyordu. 79 gün boyunca yanlış saati gösteren saatle seyahat eden Passepartout Londra’ya dönünce saati artık doğru zamanı gösteriyordu. Çok büyük zorluklar yaşamasına rağmen sadece amacına hizmet eden Passepartout 80. gün sonunda amacına ulaşmıştı. Hayri İrdal’da öyle, çok büyük zorluklar yaşamasına rağmen hedefini gerçekleştirdi ve saatlerle bir ömür geçirdi.

80 Günde Devri Alem ve Saatleri Ayarlama Enstitüsü birbirine benzeyen kitaplardır. 80 Günde Devri Alem’de zamanın somut getirileri ve götürüleriyle karşılaşırken; Saatleri Ayarlama Enstitüsü’nde zamanın metafizik karşılığıyla karşılaşıyoruz.

Enstitü bir işe yaramamaya rağmen çalışmaya devam eder, insanlar burada çalışır ve maaş alırlar.  Bu enstitünün yaptığı şey ise jartiyerlere saat yerleştirmek, saati ilerde yahut geride olanlara ceza kesmektir.  Ne gerek var ki buna…

Sesi kötü, yeteneksiz ve müzikten anlamayan baldızın henüz hiçbir musiki akımından etkilenmediğini gören Halit Ayarcı onu sahnelerin en meşhur ve başarılı assolisti yapar.  Buradaki başarı kavramı çalışmanın, emeğin, alın terinin ürünü değil beyinsiz bir güruhun baldıza başarı yüklemesidir. Oysaki ‘başardı’ etiketine sahip olmak alanda yetkin kişilerin takdirleriyle sağlanabilir.

Yukardaki iki paragraf özelinde Tanpınar’ın bu romanı için çağının ötesinde bir eser diyebilirim. Sanki gelecekte yolculuk yapıp bugün ki gereksiz bir kurumu ziyaret etmiş, o kurumun gereksiz çalışmalarına göz atmış geçmişe dönüp bunu saatleri ayarlama enstitüsü kılıfına uydurmuştur. Alın terinin popülariteye yenildiğini, haksız kazançlara göz yumulduğun belirtmiştir. Pek tabi romanın anlattığı dönemde de gereksiz kurumların varlığından söz edebiliriz.

Büyük resme baktığımızda anlatılmak istenenin; saltanattan cumhuriyete, doğudan batıya, şeriattan laikliğe, Osmanlı’dan Türkiye’ye geçişin sancıları olduğunu görüyoruz. Bu sancıda en çok kasılan ortada kalan karakter olan Hayri İrdal’dır.


Sayfayı Paylaş :