1. sınıf öğrencilerimiz için kitap listesi; Türk ve Dünya Edebiyatı'ndan romanlar, yerli ve yabancı biyografi ile deneme kategorilerinden oluşmaktadır.
TÜRK EDEBİYATI - ROMAN | |||||
KİTABIN ADI | YAZAR | YAYINEVİ | SAYFA SAYISI | AÇIKLAMA | |
1 |
Bereketli Topraklar Üzerinde |
Orhan Kemal |
Everest Yay. | 380 | Orhan Kemal'in bu romanı Anadolu insanının günlük konuşmalarıyla Çukurova'ya köyden göçen işçilerin zorlu hayatlarını anlatıyor. "Ben Çukurovalıyım. Uzun yıllar Çukurova’da yaşadım. Fabrikalarda çalıştım. Kâtiplik yaptım. Irgatların hayatını iyi tanırım. Onların büyük şehre atılışlarını izlemiş olduğumdan, patronlarla, ağalarla olan ilişkilerini iyi bilirim. Çukurova’nın baharı harika. Masmavi gök, kırmızı toprak, yeşil tarlalar… Bu harika baharı yazmalı. Bir de şu yorganı sırtlarında Çukurova’ya inen, kamyonlara, arabalara toslayan ırgatları. Onların dramını. Onlar gibi yaşayarak, onlar gibi yakan güneşin altında söylenen bir türkü gibi… Taa Anadolu içlerinden alıp, trene bindirip ovaya indirmeli. Fabrikaya işçi, tarlaya ırgat girmeli. Patron-işçi, ağa-ırgat dramını vermeli. Bu Çukurova’nın destanı, insanın destanı olur…" |
2 |
Saatleri Ayarlama Enstitüsü |
Ahmet Hamdi Tanpınar |
Dergâh Yay. | 395 | Ahmet Hamdi Tanpınar'ın şiiri sembolist bir ifade üzerine kurulmuştur. Aynı anlatım tarzı romanlarına da zaman zaman sirayet eder. Ancak muhteva açısından metafizik eğilimleri ile estetik endişelerini şiire ayırdığı halde, sosyal temalar için nesri seçmiştir. Romanları, zengin hayat hikâyesinden taşarak Türkiye meselelerine kendine has yorumlar getirir. Medeniyet değiştirme girişimlerinin insanımızı soktuğu çıkmazları araştırırken yaptığı tahliller, insanımız ve toplum yapımız açısından dikkate değer hükümler taşır. "Saatleri Ayarlama Enstitüsü" toplumumuzun bu değişme süreci içindeki durumunu, fertten yola çıkarak topluma varan bir teknikle anlatıyor. |
3 | Kafamda Bir Tuhaflık | Orhan Pamuk | Yapı Kredi Yay. | 480 | İstanbul'un sokaklarında adım adım Mevlut'un gölgesini takip ediyoruz. 1969'dan 2012'ye kadar Mevlut'un girdiği işler, kurduğu bağlantılar ve bunların ötesinde dönüşen bir şehir, toplum… Bütün bunlara eşlik eden bir aşk hikâyesi. |
4 | Tiamat | İhsan Oktay Anar | Everest Yay. | 160 | İhsan Oktay Anar'ın son yapıtı Tiamat ismini Babil mitolojosindeki bir tanrıçadan alır. Kimi anlatılarda Tiamat ejderha şeklinde resmedilmiştir. Romanda Tiamat bu kökenden hareketle düşünülmelidir. Osmanlı'nın son yıllarında bir Abdülhamit sınıf denizaltıda geçen anlatı çok heyecanlı fantastik bir hale evrilir. Roman sadece bu denizaltıdaki iki günü anlatır. Sonunda Osmanlı askerlerinin bir tür teknolojik canavarla mücadelesine yer verilir. Bu hikâye bir sembolik anlatı olarak değerlendirilebilir mi? Osmanlı ve ilerleyen teknoloji ile bir ilişkisi kurulabilir mi? Okurun cevap aramak isteyebileceği sorulardan bazıları. |
5 | Sevgili Arsız Ölüm | Latife Tekin | Can Yay. | 248 | Türk Edebiyatında büyülü gerçeklik tarzının önemli örneklerinden biri sayılabilecek olan romandır. Romanda bir ailenin köyden kente göçüyle birlikte yaşadıkları, aile bireylerinin yetişme çevresine göre zaman içerisinde nasıl farklılaştığı ve bireyselleştiği konu ediniliyor. Bununla birlikte roman, sözlü kültürde yaşayan ve nesilden nesile aktarılan inançları ve mitleri türküler, maniler ve halk hikâyeleri eşliğinde büyülü gerçeklik atmosferinde sunuyor. 1983 yılında yayınlanmış olan roman şimdilerde birçok dile çevrilmiş olmanın yanında ayrıca bir tiyatro oyununa da uyarlanmıştır. |
6 | Hakkari'de Bir Mevsim | Ferit Edgū | Everest Yay. | 256 | Hakkari'de öğretmenlik yapan Ferid Edgü'nün lirik romanı köy hayatının zorluklarını, imkansızlıklarını çarpıcı bir dille sunuyor. Otobiyografik bir karakter arz eden roman ölümün, yaşamın, kışın en acı tecrübelerle yaşandığı coğrafyadan okuruna sesleniyor. |
7 | Karartma Geceleri | Rıfat Ilgaz | Çınar Yay. | 264 | 1944 yılı tüm Dünya için zorlu geçmektedir. Türkiye'nin İkinci Dünya Savaşı'na girmemek noktasındaki direnci ülkede darlık buhranına sebep olmuştur. Ilgaz'ın romanı otobiyografik ögeler taşır. Fakat eserin bütünüyle bir anı romanı olduğunu söylemek zor görünüyor. Ilgaz'ın Sınıf adlı şiir kitabı dolayısıyla hakkında yakalama kararı çıkarılması ve iki buçuk aylık bir saklanma sürecinin romanı olarak tanımlanır Karartma Geceleri. Ilgaz'ın sağlık sorunları dolayısıyla saklanmak zorunda kalışı romanın baş kaharmanı Mustafa Ural karakterine hayat verir. |
DÜNYA EDEBİYATI - ROMAN | |||||
KİTABIN ADI | YAZAR | YAYINEVİ | SAYFA SAYISI | AÇIKLAMA | |
1 | Yüzyıllık Yalnızlık | Gabriel G. Marquez | Can Yay. | 464 | Büyülü bir macera fakat her satırı gerçek. Buendia ailesinin yüz yıllık serüvenine masalsı bir dille tanık oluyoruz. 1982 Nobel Edebiyat Ödülü'nü alan roman gündelik gerçekliğin sıradışı bir sunumu olarak değerlendirilebilir. Kişiler arası ilişkileri ve yaşanan olayları adeta bir çocuğun gözünde canlandırdığı haliyle seyredebileceğiniz bir başyapıt. Eserin karmaşık bir örgüsü olduğu söylenebilir. Yer yer karakterlerin adları ve akış okur tarafından kaçırılabilir. Fakat bütün bunlar bu masalsı yanın özellikleridir. Tıpkı rüyalarımız gibidir Yüzyıllık Yalnızlık birden bire görünür olur ve yok olur bir düzine karmaşayla. Yazarın, otobiyografik izler taşıyan romanı bir ailenin üç kuşağının zaman içerisindeki dönüşümünü konu alır. Olaylarda yer alan gerçeküstü öğelerle, edebiyatta büyülü gerçeklik tarzının en iyi örneklerinden biridir. |
2 | Martin Eden | Jack London | İletişim Yay. | 435 |
Jack London yarı-otobiyografik romanı Martin Eden’de, yazar olabilmek için hayatını ortaya koyan genç bir gemi işçisinin hikâyesini anlatıyor. San Francisco’da gemici olarak çalışan Martin Eden’in yazarlık macerası, Ruth Morse’a olan aşkıyla başlar. Ruth zengin bir çevreden gelmektedir ve ailesi onun fakir bir işçiyle evlenmesine razı olmaz. Martin için sevdiği kadınla birlikte bir hayat kurmanın tek yolu, yazar olmak ve kendisini edebiyat çevrelerine kabul ettirmektir. Yazar olmaya karar verdiği andan itibaren tükenmeyen bir azimle yazar ve yazdıklarını yayıncılara gönderir. Yanıt olarak yalnızca reddedildiğini bildiren mektuplar alsa da, inancını yitirmeden çalışmaya devam eder. Sonunda yayıncıların ve girmeye can attığı burjuva çevrelerin itibarını kazanmayı başarır. Ancak bu, düşündüğü gibi mutlu olmasına yetmeyecektir. “Martin, bir maceraperest ve aksiyon adamıydı, bunu becerebilen pek fazla yazar da yoktur." |
3 | Veba | Albert Camus | Can Yay. | 304 | Camus adı çoğu okur için Yabancı romanıyla özdeşleşir. Ancak yazarın en önemli yapıtı aslında Veba'dır. Keskin bir gözlem gücünün desteklediği arı bir bilinçle Veba, yalnızca çağımızın değil, tüm insanlık tarihinin ortak bir sorununa değinir: Felaketin yazgıya dönüşmesi. Camus'nun hiçbir yapıtında böyle acı bir yazgı, böylesine şiirsel bir dille ele alınmamıştır. Veba, insanın ve ışığın şiiridir. Bu şiirde renkler alabildiğine koyu, ancak yazarın sesi o denli umut doludur. Beklenmedik bir boyuta ulaşan veba salgını tüm Oranlıları ilkin umutsuzluğa boğar, ardından Doktor Rieux, Tarron ve Grand'ın gösterdikleri dayanışma örneği, başta yetkililer olmak üzere herkese bir güç ve umut kaynağı olur. İşte Camus'nun insana bakışı ve inancı bu noktada karşımıza çıkar. |
4 | Doksan Üç | Victor Hugo | İletişim Yay. | 443 | Hugo'nun romancılığının zirve noktasını temsil eder "Doksan Üç". Fransız İhtilali'nin ardından gelen zorluklar, sarsılan hayatlar… "Doksan Üç", insanın ahlaki ikilemleri ve devrimin sarsıcı etkileri üzerine derin bir felsefi ve tarihi anlatı sunar. |
5 | Tatar Çölü | Dino Buzzati | İletişim Yay. | 232 | Tatar Çölü'ne nazır bir kalede göreve başlayan genç bir teğmenin hayatı, varlığı, amaçları ve kendini sorguladığı satırlar. Hepimizin gündelik hayatta birden bire kendimizi içinde bulduğumuz derin ve uzadıkça uzayan düşünceler. Teğmen bir kenara çekildiğinde veya yalnız kaldığında bu düşüncelerin içinde kendini bulur ve okura dokunmak için açılan bu pencerden herkese tanıdık bir el uzanır. |
6 | Dorian Gray'in Portresi | Oscar Wilde | İthaki Yay. | 216 | Dorian Gray'in Portresi Oscar Wilde'ın tek romanıdır. Eserin ahlak, sanat ve psikoloji alanlarından bakan bir okura söyleyecek çok şeyi var. Güzel ve etkileyici bir üslup ile kaleme alınan eser Dorian Gray'in portresindeki gibi genç kalma yönündeki dileğinin gerçekleşmesi ile felsefi ahlaki ve psikolojik açıdan güçlü bir kurguyla örülüyor. Dorian Gray'in yaşantısı bu dileğinin gerçekleşmesi ile yozlaşıyor. |
7 | Körlük | Jose Saramago | Kırmızı Kedi Yay. | 320 | Saramago, olağanüstü kurgusu ve sade dili ile muhteşem bir kurgusal denemeye bizi götürüyor Körlük'te. Körlüğün bir salgın olarak yayıldığı bir toplumda insaların ne yapacağını nasıl davranacağını düşünmek toplum üzerine yeni fikirlere kapı aralayabilir. Aynı zamanda her zorluğa karşı bir çaba içinde bulunmak da yine toplumsal dayanışma, güven ve yardımseverlik gibi değerlere dayanarak mümkün olacaktır. Saramago'nun mantık, matematik, teknoloji, gündelik şeyler, insan ve toplum üstüne odaklanan keskin bir zekaya sahip olduğu her Saramago okurunca takdir edilecektir. Körlük de bu keskin zekanın ince ince işlediği sosyolojik bir roman olarak okunmalıdır. Yazar 1998 yılında Nobel Edebiyat Ödülü'nü Körlük ile kazanmıştır. |
8 | Drina Köprüsü | Ivo Andric | İletişim Yay. | 360 | Drina Köprüsü'nün yazarı Ivo Andric 1961 Nobel Edebiyat Ödülü'nün sahibidir. Drina Köprüsü yazarın en meşhur romanıdır. Romanda Drina Köprüsü'nün tanık olduğu olaylar ve zamanla değişen siyasi, toplumsal hava anlatılıyor. Köprünün başından geçen olaylar pek tabii şehrin de insanlarında başından geçen şeylerdir. Köprü, şehir, insan ve tarih bir araya geliyor. Osmanlı'nın son döneminde Balkanlar'da bir köprü üzerinden kurulan bu ilişki tarihe meraklı edebiyat okurları için güçlü bir tarihî projeksiyona sahip. |
BİYOGRAFİ - YABANCI | |||||
KİTABIN ADI | YAZAR | YAYINEVİ | SAYFA SAYISI | KONU | |
1 |
Marie Curie — Bir Bilimkadının Olağanüstü Yaşamöyküsü |
Eve Curie | Bilim ve Gelecek Kitaplığı | 392 |
“Marie Curie” derken sözünü ettiğimiz değer, iki Nobel Ödülü almak ve gelmiş geçmiş en büyük bilimcilerden biri olmak değil. Bunlar nicel şeyler, fazla önemleri de yok. Esas örnek alınası olan, Marie Curie’nin yaşama ve bireysel-toplumsal ilişkilere yönelik bakış açısıdır. Marie ve Pierre Curie, yıllarca emek verip keşfettikleri radyumun patentini
almayı reddettiler. Oysa kendi keşiflerinin bir gramının piyasadaki ederiyle,
en büyük hülyaları olan bir laboratuvara kavuşabilirlerdi. . Curielerin mecburen katıldıkları şatafatlı törenlerde kendi kendilerine
oynadıkları bir oyun varmış: Kadınların gerdanlıklarındaki elmaslarla kaç
tane laboratuvar kurulacağını hesaplama oyunu. İşte, oyunla da olsa, bir
“niceliği niteliğe dönüştürme” eylemi… Marie Curie nicelikler dünyasında,
çevresindekileri şaşırtacak kadar umarsız bir “vahşi”… Ama nitelikler
dünyasında? Hiçbir sıfata ve unvana gerek yok. Sadece: Marie Curie… |
2 | Sözcükler | J. P. Sartre | Can Yay. | 192 | Yazarın otobiyogragik nitelikteki bu eseri onun çocukluğunda meydana gelen edebiyat tutkusuna dayanır. Sartre gibi güçlü bir edebiyatçının filozof kimliğiyle bütünleşen derin psikolojik ve varoluşsal çözümlemeleri belki de bu metnin en çarpıcı yanını temsil eder. |
3 | Üç Büyük Usta | Stefan Zweig | İş Bankası Yay. | 228 | Bu eseri tanıtmak için kendisinden daha güçlü bir ifadeye başvurmak yanlış olur :“Ah muhteşem iradenle kendine şehitler yaratan hayat, üstelik de seni övsünler diye, ah hayat, bilgili ve zalim, ey sen, zaferini haykırsınlar diye en büyükleri bile kendine kul eden hayat! Eyüb’ün felakette Tanrı’yı idrak ettiği için binlerce yıldır yankılanan ebedi çığlığını sürekli işitmek istiyorsun, bedenleri ateşte yanarken sevinç şarkıları söyleyen Danyal’ın adamlarını istiyorsun. O kızgın kömürü şairlerin dilleri üzerinde yakarsın, sana kul olsunlar ve sana aşkla seslensinler diye onlara eziyet edersin! Beethoven’i müzikle vurursun ki o sağır adam Tanrı’nın sesini duyabilsin ve ölüme dokunarak o sevinç şarkısını yazsın, Rembrandt’ı yoksulluğun karanlığına mahkum edersin ki renklerin içinde ışığı, sesin asli ışığını arasın, Dante’yi anavatanından kovarsın ki rüyasında cennet ve cehennemi görsün, herkesi kırbacınla sonsuzluğuna kovaladın. Ve bu adamı[Dostoyevski kastededilir], herkesten daha çok kırbaçladığın bu adamı da boyun eğdirip hizmetkarın yaptın, işte bak, kriz halinde köpüren dudaklarıyla sana, “şüphenin bütün araflarından geçen” o övgü şarkısını söylemekte. Ah, acı çektirdiğin bu insanlarda nasıl da zaferler kazandın, geceyi gündüz yaptın, acıyı sevgi; cehennemden övgü şarkıları getiriyorsun. Çünkü en çok bilenler en çok acı çekenlerdir ve kim seni bilirse seni kutsamak zorundadır: ve seni en derinden idrak eden bu adam, bak, hiç kimsenin etmediği kadar şahadet etti sana ve seni hiç kimsenin sevmediği kadar sevdi.” |
4 |
Leonardo Da Vinci (Bir Ustanın Portresi) |
Bruno Nardini | Kronik Kitap | 256 | Bir Ustanın Portresi siyasi kargaşanın, iktidar çekişmelerinin, dinî yapılar ile halkın arasında etrafındaki dünyayı anlamaya ve anlamlandırmaya çalışan Leonardo da Vinci’nin canlı bir portresini çiziyor. |
5 | Otobiyografi | Charles Darwin | Pinhan Yay. | 232 | Darwin'in bilimsel yöntemini ve bilim serüvenini kendi dilinden okuma imkanı sunan otobiyografi, onun bilimsel çalışmalarının arka planını bizlere sunuyor. Aile ilişkileri, kişisel ve bilimsel meraklarının oluşum süreçleri, hayatında bilime verdiği yer ve daha birçok konuda Darwin'in kendi samimi dilinden dökülen ifadeler. Otobiyografi Darwin'i ve onun bilimsel çalışmalarını tanımanın belki de en doğru yolu olsa gerek. |
6 | Yersiz Yurtsuz | E. W. Said | Metis Yay. | 392 | Yersiz Yurtsuz, zamanımızın en önemli düşünürlerinden Edward Said'in çocukluk ve ilkgençlik yıllarına dair anılarını aktardığı samimi bir otobiyografi. Said'in küçüklüğünde yaşadığı kimi ikilemlerin, otoriter babasıyla ve hem çok sevdiği hem de içerlediği annesiyle ilişkilerinin onda bıraktığı izleri görmek mümkün bu anlatıda. Hayatının ilk yıllarında yaşadığı kimlik karmaşasının, kendi deyişiyle "budalalık derecesinde" İngilizvari bir adla Araplığı su götürmez bir soyadına sahip olmanın, Hıristiyan bir Amerikan vatandaşı olarak Filistin, Lübnan ve Mısır'da, ardından bir Arap olarak Amerika'da yaşamanın Said'in kimlik ve aidiyet konusundaki görüşlerini nasıl biçimlendirdiğini görmek de mümkün. Hepsinden önemlisi, Said'in "ülkeden ülkeye, şehirden şehre, evden eve, dilden dile, ortamdan ortama sürüklenişler" sonucunda gelişen "yersiz yurtsuzluk" haliyle barışıp, mezhepleri ve ülkeleri aşan entelektüel aidiyetini bulmasının hikâyesi olarak okunabilir bu anılar. |
7 | Ruhun Yaralı Şifacısı-C. G. Jung | Claire Dunne | Doğan Novus Yay. | 320 | Jung'un bütün çalışmaları insanı ve varlığı anlamaya dönük bir çabanın ürünüdür. Ruhunda böylesi bir arzuyla hayatını şekillendiren bir araştırmacı olarak Jung'un hayatı, çalışmaları, görüşleri ve ilişkileri bu kitapta gayet anlaşılır bir şekilde ifade ediliyor. |
8 |
Antonio Gramsci - Bir Devrimcinin Yaşamı |
Giuseppe Fiori | İletişim Yay. | 360 | Gramsci en güçlü Marksist teorisyenlerden biridir. Onun hayatının yirmi yıllık bir kısmını hapishanede geçirmiş olmasına rağmen siyaset teorisi ve sosyal teoriye yapmış olduğu katkılar muhakak ki yaşam öyküsü ile daha anlamlı hale gelecektir. Gramsci'yi anlamak, her büyük fikrin yeşerdiği zihni anlamada olduğu gibi, o zihni şekillendiren yaşamöyküsünü sıkı takip etmekle mümkün görünüyor. |
BİYOGRAFİ - YERLİ | |||||
KİTABIN ADI | YAZAR | YAYINEVİ | SAYFA SAYISI | KONU | |
1 | Bir Bilim Adamının Romanı | Oğuz Atay | İletişim Yay. | 283 | Türkiye'de pek benimsenmemiş bir dalda, biyografik roman türünde, Oğuz Atay'ın kendine özgü üslubu ve kurgusuyla, kendi hocası da olan Prof. Mustafa İnan'ı anlatışı. Atay'ın hedefi, bir halk çocuğunun uluslararası ün sahibi bir bilim adamı oluşunun zorlu macerasını sergilemek. Bunun yanısıra, Oğuz Atay'ın toplumsal eleştiri kalıplarını zorlayışını da izliyoruz. Elinizdeki kitapta, Prof. Mustafa İnan'ın hayatından kesitler veren bir de fotoğraf albümü yeralıyor. |
2 | Bir Hülya Adamının Romanı | M. Orhan Okay | Dergâh Yay. | 400 | M. Orhan Okay’ın bu eserinde, okuyucular Tanpınar’ın bugüne kadar ulaşılmamış kaynaklardan derlenen bin bir ayrıntı ile zenginleştirilmiş bir biyografisini bulacakları gibi, birçok da resimle karşılacaklardır. Yıllardan beri oluşturduğumuz Tanpınar resimleri arşivini bu kitapta kullandık. Eser, Tanpınar’ın daha da derinlikli olarak bilinmesine kaynaklık edecektir. Bütün eserlerini yayımladığımız Prof. Dr. Orhan Okay’ın bu çalışması da geniş yankı uyandıracaktır. |
3 | Füreya | Ayşe Kulin | Everest Yay. | 424 | Cumhuriyet Türkiyesi’nin ilk kadın seramik sanatçısı Füreya Koral’ın hayat hikâyesi Füreya, aynı zamanda bir dönem romanı. |
4 | İstanbul, Hatıralar ve Şehir | Orhan Pamuk | Yapı Kredi Yay. | 368 | Orhan Pamuk İstanbul’da, hayatının ilk yirmi iki senesini bir büyüme ve olgunlaşma romanına dönüştürüyor. Yazarın çocukluğu ve ilkgençliğinin hikâyesi ve aile tarihiyle İstanbul’un bir imparatorluk başkentinden 20. yüzyıl başlarında yıkıntılarla ve hüzünle dolu bir şehre dönüşmesinin hikâyesi olan İstanbul – Hatıralar ve Şehir, yalnızca Pamuk’un bir İstanbul yazarı olarak ününü sağlamlaştıran kitabı değil, aynı zamanda tüm dünya edebiyatında bir şehrin ruhu hakkında yazılmış en derin kitaplardan biri. |
5 | Çocukluğum, Gençliğim, Siyasi ve Edebi Hatıralarım | Yahya Kemal Beyatlı | İstanbul Fetih Cemiyeti Yay. | 250 |
“1884 kânûn-i evvelinin 2’sinde, Üsküp’te İshâkıye Mahallesi’nde; büyük vâlidem Âdile Hanım’ın konağında, bu evin cepheye doğru sağ tarafındaki arka odada, sabaha karşı doğmuşum. Sali günü imiş. Üsküp’e o gün nâdir görülür bir kar yağmış.” Yahya Kemal, hâtıra yazmak konusunda çok hassastır. Ona göre hâtıra edebiyatı başkalarına söylenecek değerde sözler barındırmalı; mühim, faydalı ve çok doğru olmalıdır. Hâtıra yazarı, söylenmesi fikir, sanat ve tarih dünyasını aydınlatacak, acı ve tatlı hakikatleri, bütün doğruluğu, siyahlığı ve beyazlığıyla kaleme almak mecburiyetindedir. Bu sebeple de Yahya Kemal, hâtıralarını derin bir itinayla yazmış ve bu hâtıralarında şiirimiz, sanatımız, millî ve sosyal hayatımız ve yakın tarihimiz için çok aydınlatıcı bilgiler vermiştir. |
6 | Geçmiş Zaman Olur Ki | Ahmet Yüksel Özemre | Kubbealtı Neşriyat | 256 | “… insana âit olduğu târihin asâletini ve medeniyetin güzelliğini idrâk ettiren o müstesnâ mekânlar; insanı âilesine, komşularına ve milletine muhabbetle bağlayan o güzelim örf ve âdetler, muamaleler, uslûblar, an’aneler! Nerelerdesiniz? Heyhât! Hepsi de mâzîde, hepsi de gönüllerin ve gitgide zayıflayan hâfızaların hücrâ köşelerinde kalmış! Bir de bakıyorsunuz ki Üsküdar’ın âguşûnda inkişâf etmiş altmış küsûr yıl da tıpkı bir gölge gibi, tıpkı bir meltem gibi geçip gitmiş bile! Bâkî kalan ise zaman zaman tahassürle, zaman zaman da kederle yankılanan ama her seferinde zayıflayarak sönmekte olan ve sâdece ama sâdece idrâk ve temyiz ehline hitâbeden bir hoş sadâ olmuş!” |
DENEME - YABANCI | |||||
KİTABIN ADI | YAZAR | YAYINEVİ | SAYFA SAYISI | AÇIKLAMA | |
1 | Dünyanın Tekdüzeleşmesi | Thomas Bauer | Albaraka Yay. | 140 | Bauer yitirilen müphemlik üzerinde duruyor. İnsanlığın kendi sonunu getirecek adımlar attığını iddia ediyor. Gittikçe ortadan kalkan çeşitlilik ve tekdüzeleşme sanırım günümüz insanını ve toplumunu küresel bir gözle analiz etmenin yolu Bauer'in tespit ettiği bu iki kavram üzerinden geçmektedir. |
2 | Düşüncelerin Aynası | Michel Tournier | Yapı Kredi Yay. | 143 | Farklı konuları ikili kavram çiftleri üzerinden edebi bir dille ele alan eser kısa bir mantık özeti ile başlar. Evet yanlış okumadınız Aristoteles mantığıdır bir edebi deneme eserinin başında ye alan. Dünya düşünce ve edebiyat eserlerinin en kıymetlilerinden alınıtılarla son bulur her deneme. Yalın bir gözle okuyan herkese dahi çok fazla katacak bu eser dünya düşünce ve edebiyatının ana kavramlarını yazarın öznel görüşleriyle birlikte okura aktarır. Bir de her denemede yer alan eserleri, kişileri araştırarak eseri okumak okura tarif edilemez katkılar sunacaktır. |
3 | Denemeler | David Hume | Pinhan Yay. | 224 | Hume'un bu eseri farklı konulara yönelmiş denemelerden oluşmaktadır. Hume'un genel anlamda bilim, felsefe, ahlak ve tarih konularına dair fikirlerinin basit bir şekilde ifade edildiği bu denemeler genel okur kitlesine hitap ederken öte yandan felsefecilerin de başvuru kaynağı arasında yer alır. Orta halli yaşam üzerine başlığını taşıyan bölüm kısa fakat çok çarpıcıdır. Epikürcüler, Stoacılar, Platoncular, Skeptikler başlıklarını taşıyan bölümlerde ise adı geçen felsefi akımları insanların hayat tarzları olarak okur. Hume'un insan üzerine derin düşüncelerine yer verdiği diğer denemelerin yanı sıra Antik Çağ Uygarlıklarının Nüfus Kalabalığı Üzerine adlı denemesi bir sosyolojik çalışma olarak okunabilir. Hume'un fikirlerini anlamak için güzel bir giriş kitabı niteliğindedir. |
4 | Tersi ve Yüzü | Albert Camus | Can Yay. | 70 | Bu sayfaların yazıldığı zamandan beri yaşlandım, çok şeyler görüp geçirdim. Sınırlarımı, sonra hemen hemen bütün zayıflıklarımı tanıyarak kendi hakkımda bilgi edindim... Herkes gibi ben de düşlerim bazı bazı. Ama iki sakin melek onun eşiğinden hiçbir zaman geçirmediler beni; biri dostun yüzünü gösterir, öbürü düşmanın suratını. Evet, bütün bunları biliyorum, aşkın neye patladığını da öğrendim ya da aşağı yukarı. Ama yaşamın kendisi hakkında, Tersi ve Yüzü'nde acemice söylenenden daha fazlasını bilmiyorum." |
5 | Vicdan Zorbalığa Karşı | Stefan Zweig | Can Yay. | 248 | Yazarın totaliter rejimlere yönelttiği eleştirel bir kitap. Katı ideolojilerin beraberinde getirdiği tehlikelerin göz önüne serildiği, insanca yaşamak için düşünce özgürlüğünün, hoşgörünün altının çizildiği bir eser. Calvin'in Katolik Kilesesi'nin despotizmine karşı çıkışı ve ardından aynı tür despotizme dönüşen bir harekete liderlik etmesi insani değerlerin silikleşmesine yol açar. Castello'nun temsil ettiği insani değerler Calvin'in despotizmi karşısında konumlanır. "Bir insanı öldürmek asla bir fikri savunmak değildir, bir insanı öldürmek bir insanı öldürmektir." |
6 | Kum Koleksiyonu | Italo Calvino | Yapı Kredi Yay. | 215 | Calvino'nun şehir, sanat, dünya, insan ve dil üzerine denemelerini içeren kitap okuruna tarifi imkansız bir edebi zevk yaşatıyor. Calvino'nun müze ziyaretlerinden köken alan denemeler. |
7 | Yabancı | Richard Sennett | Metis Yay. | 96 |
"Richard Sennett'in düşünce hayatı insanların şehirlerde nasıl yaşadıklarını araştırmakla geçmiştir. Bu kitapta bir araya getirdiği iki denemede kendi dönemlerinde dünyanın en büyük iki şehri olan Venedik ve Paris'i ziyaret ederek sürgünlerin hem coğrafi hem de manevi mekân içindeki durumu üzerine düşünüyor. İlk bölümde Rönesans dönemi Venediki'nde devletin dayattığı yabancılık statüsünün zengin bir topluluk kimliğine tercüme edildiği Yahudi gettosunu ele alıyor. İkinci bölümde ise siyasi sürgünlerin toplandığı on dokuzuncu yüzyıl Parisi'nde yerinden olma deneyiminin şehrin kültürüne nasıl sızdığını ressam Manet ve Rus yazar Herzen'in günlük notları üzerinden anlatıyor. Son derece çarpıcı siyasi saptamalar ve kültürel gözlemlerle dolu bu küçük kitabın, özellikle antropolojik bir fenomen olarak milliyet ve milliyetçilik hakkında söyledikleri uzun bir tartışmayı hak ediyor." |
DENEME - YERLİ | |||||
KİTABIN ADI | YAZAR | YAYINEVİ | SAYFA SAYISI | AÇIKLAMA | |
1 |
Günlerin Getirdiği - Sözden Söze |
Nurullah Ataç | Yapı Kredi Yay. | 269 | Ataç "Türk diline, Türk düşünce alemine hizmet için çalıştığıma tanıklık edecek bir kitap" olarak nitelediği bu eser denemelerden oluşuyor. Kendi düşüncelerini samimi bir üslupla okura sunuyor. Özellikle Türk dili ve edebiyatı üzerine özgün düşüncelerini yer yer eleştirilerini dile getiriyor. Ataç'ı tanımak ve onun eleştiri dilinin dayandığı düşünce ufkunu anlamak için vazgeçilmez bir kaynak olarak değerlendirebiliriz. Türk edebiyatının en güçlü eleştirmenlerinden biri olarak Ataç'ın denemelerini sadece edebiyat eleştirisini içeren bir yapıtlar olarak görmek doğru olmaz. Yazarın öznel, gündelik ve uçarı tercihlerini, düşüncelerini de bu denemelerde bulmak mümkün. Denemelerin bu yanı okur ve yazar arasında eğlenceli bir hava yaratıyor. |
2 | Düşün Yazıları | Halikarnas Balıkçısı | Bilgi Yay. | 248 | Bu derleme Balıkçı'nın Narthex dergisinde yayınladığı araştırmalardan ve bazı mektuplardan oluşuyor. Mektuplar S. Eyüboğlu'na ve Azra Erhat'a gönderilen dinler ve mitolojiler üzerine yapılan bireysel araştırmalar olarak görülebilr. Bu araştırmalarda Balıkçı'nın özgün fikirleri ve sentezleri Anadolu'nun uygalık tarihine dair merak uyandırıcı bilgilerle sunuluyor. Dinlerden, Anadolu mitolojisi ve etnolojisinden merak uyandırıcı anlatıların güçlü bir yorumla birleştiği noktada çözümlenenin insanın öyküsü olduğu anlaşılıyor. |
3 | Ustadır Arı | Yaşar Kemal | Yapı Kredi Yay. | 285 | Yaşar Kemal'in toplumun nabzını an be an nasıl sıkı sıkıya tuttuğunu ispat eden çeşitli gazete ve dergilerde yayınlanmış bu yazıları ve konuşmalar Anadolu halkının o tarihteki durumunu anlatıyor. Dönemin politikalarını eleştiren ve Anadolu'nun Türkiye'nin derdine çare arayan yazılar hem dönemin gerçekliğini ortaya koyuyor hem de bu gerçekliği belgeler hem de bir şairin, bir romancının, en önemlisi bir Anadolu insanının gözünden okura sunuyor. |
4 | İnsan Olmak | Engin Geçtan | Metis Yay. | 184 | İlk kez yayımlandığı 1983'ten günümüze defalarca baskı yapmış ve okurla kurduğu yapıcı ilişkiyi kanıtlamış olan bu kitabında Engin Geçtan insan olmanın ikilemini şöyle anlatır: "Çağdaş toplumlar kendine özgü bir olguyu da birlikte getirmiştir. İnsan eskisinden çok daha fazla sayıda insanla, çok daha kısa süreli, daha yüzeysel ilişkiler kurma eğilimindedir. Bu, soğuk bir günde karşılaşan bir grup kirpinin öyküsüne benzer. Kirpiler ısınabilmek için birbirlerine sokulurlar, ama dikenleri birbirine batar. Birbirlerinden ayrıldıklarındaysa soğuktan rahatsız olurlar. İleri geri hareket ederek sonunda dikenlerini batırmadan birbirlerini ısıtabilecekleri en uygun uzaklığı bulurlar." |
5 | Beş Şehir | Ahmet H.Tanpınar | Dergâh Yay. | 224 | "Beş Şehir'in asıl konusu hayatımızda kaybolan şeylerin ardından duyulan üzüntü ile yeniye karşı beslenen iştiyaktır. İlk bakışta birbiriyle çakışır görünen bu iki duyguyu sevgi kelimesinde birleştirebiliriz. Bu sevginin kendisine çerçeve olarak seçtiği şehirler, benim hayatımın tesadüfleridir. Bu itibarla, onların arkasında kendi insanımızı ve hayatımızı, vatanın manevi çehresi olan kültürümüzü görmek daha doğru olur.... Hiç unutmam: Uludağ' da bir sabah saatinde, dinlediğim çoban kavalına birbirini çağıran koyun ve kuzu seslerinin sarıldığını gördüğüm anda, gözlerimden sanki bir perde sıyrılmıştır." Tanpınar'ın Ankara, Erzurum, Konya, Bursa ve İstanbul'da gündelik hayatın içinde yüzleştiği sahnelere dayanan bu baş yapıt şehirlerin tarihlerindeki önemli olaylarla birlikte sunulur. Eserde yazarın bu şehirlerdeki anıları ve uzun tarih anlatıları ustaca betimlenen şehir, kültür ve insan betimlemelerinde kesişir. |
6 | Sessizin Payı | Nurdan Gürbilek | Metis Yay. | 152 | Dostoyevski, Tolstoy, Orhan Kemal, Peyami Safa, Kemalettin Tuğcu, Walter Benjamin, Kafka, Kenan Evren, Adolf Eichmann, Edward Said, Adorno ve daha başkaları... Bu isimleri bir araya toplayan şey ise sessizin payını yazının geri alıp alamayacağıdır. Eserde manzaralar ve patikalar iki farklı tecrübeyi ifade ediyor. Benjamin'den bir alıntıyla söyleniyor bu ayrım "yürünerek katedilen bir yolun, uçaktan seyrileninkinden farklı bir gücü vardır". Politika ve edebiyat, düşünceler ve duygular, imgeler ve kavramlar bütün bu ikilikler arasında gidip gelen denemeler... Hepsi kültürel, edebi ve tarihsel zengin bir birikimle ustaca birleştirilerek sunuluyor. |
7 | Taşraya Bakmak | Tanıl Bora | İletişim Yay. | 325 | Nuri Bilge Ceylan'ın taşrayı karelere sığdırdığı fotoğrafların eşlik ettiği bu derleme farklı yazarların kaleminden taşraya dair sorguşayıcı bir nitelik taşıyor. Özellikle taşra imgesini eleştiren bu yazılarda siyasi, edebi ve sosyolojik incelemeler yer alıyor. Taşralıyı, şehri, kasabayı, taşranın kadınlarını, taşranın aydınlarını ve taşranın şiirini anlatıyor. Bunu siyasi tartışmalara ve fikirlere yer vererek sunması eserin sadece teorik bir çalışma olmadığını çok yönlü bir pratik deneme olduğunu gösteriyor. |
8 | Hangi Batı | Attilâ İlhan | İş Bankası Yay. | 323 | Batı'ya özendirmenin yol açtığı kültürel sorunlar nelerdir? Bu sorunları analiz etmeye çalışan yazar Batılılaşmakla çağdaşlaşmak arasındaki farklar üzerinden döneminin siyasi fikirlerini eleştiriyor. Türkiye'nin tarihsel serüveninde Batı'nın ifade ettiği anlamı ortaya koyarak kültür, siyaset, edebiyat ve tarih alanlarında özgün düşüncelerini ortaya koyuyor Attilâ İlhan. |