İyi Niyet
“İnsanlığı, kendinde ve başkalarında, bir araç olarak değil de her zaman bir amaç olarak görecek şekilde davran!”
Kant
“İnsanları birbirine kopmaz bağlarla sıkıca bağlayan, anlaşmalardan çok iyi niyet, sözlerden çok içtenlikli bir sevgidir.”
Thomas More
İyi niyet kısaca; “Herhangi bir
kimse veya konuda hiçbir kötü düşünce beslememe, hüsnüniyet” diye tanımlanır.
Peki, nedir iyi niyet? Psikolojik olarak bir olgudur, ahlaki olarak bir
erdemdir. Olgu olarak, edimlerin ve sözlerin içsel yaşama ya da içsel yaşamın
kendine uygunluğudur. Erdem olarak, hakikat sevgisi, saygısıdır.
İyi niyetli olmak, her zaman
hakikati söylemek değildir, çünkü insan yanılabilir, ama en azından inanılan
şey hakkındaki hakikati söylemektir. Samimi olmak, başkasına yalan söylememektir;
iyi niyetli olmak, ne başkasına ne de kendine yalan söylememektir.
Bir insanın iyi olmasını
sağlayan daha elverişli yaşamsal gerçeklerin, ne yetkinlik ne de karakter
olduğu, aksine bunun yalnızca irade olduğu düşünülür. İnsandaki tek iyi, onun
iyi niyetidir. İnsanlar birbirleriyle iyi geçinmek istiyorsa o zaman bu iyi
niyet’i izlemelidirler; hem de sanki bir dürtü değil, aksine değiştirilemez bir
yasaymış gibi.
Kant, bu temelde iyi olma
talebine “kesin (temel) buyruk (talep)” adını verir. Pratik Aklın
Eleştirisi’ndeki ünlü ifade tarzında kesin buyruk şöyledir: “Daima, iradenin
ilkelerinin her zaman tıpkı genel bir yasamanın prensibi olarak geçeceği
şeklinde davran.” Immanuel Kant, sırf kendi isteklerine göre belirlediği
standartları izleyen kişinin ahlak bakımından iyi bir insan olmayacağı sonucuna
varmamıza yol açar. Kant’a göre, iyi olarak alınabilecek tek şey iyi niyettir.
İyi niyetin var edilmesi aklın en yüce pratik işlevidir ve bu işleve istek ya
da Kant’ın deyimiyle eğilim karışabilir.
İyi niyet insanlara karşı fazla
beslendiğinde, maalesef art niyetli, insan olamamış insanlarca sömürülmeye de
müsait bir duygudur. Bu, insanlara bu tip yaklaşımın devamını etkilemez ancak
kişiye ve duruma göre geri adım atmayı da gerektirebilir. Suiistimal edilme
potansiyelini her daim içinde barındıran niyettir ve özellikle günümüzde
herkesin hak etmediği veya anlayamadığı bir yaklaşım biçimidir.
Gerçekten çok az kişi de hak
etse; bu tavırdan dolayı türlü türlü sorunlar da başa gelse ve hatta “Cehenneme
giden yol iyi niyet taşlarıyla döşelidir.” dense bile; ne kadar törpülenirse
törpülensin, sömürülürse sömürülsün, hep orada olması gereken bir yaklaşımdır. Vazgeçilirse
insanlığın yitireceği temel değerdir.
İyi niyetinden vazgeçmeyen kişi
için hasat yasası uzun vadede mutlaka işler. Her kapıyı açan, evrenin temelinde
yatan anahtardır. İnsan olabilmiş insanın, toplumların kirlendiği ve gerilediği
eşzamanlı olarak nefes alamadığı zamanlarda; nefes almasını sağlayan ve nefes
almaya devam etmemize yardım eden bir sebeptir.
İyi niyet bir menfaat
gözeterek, çıkar peşinde koşarak değil; yürekten gelen bir hamledir. İnsanlara
uzatılan el zaman zaman “niye bu kadar iyi davranıyor ki” diye düşünülerek art
niyetli biçimde geri bile çevrilebilir. Zira insan birçok toplumda düşüşünü
hızlandırmış, erdemlerin üzerinde yükseldiği yapının temelini oynatarak
yıkmıştır. Erdemsizliğin erdem, her devrin adamı olmanın geçer kural;
riyakârlığın ve adaletsizliğin kol gezip hiç yadırganmadığı omurgasız,
prensipsiz yapılar çoğunluğun temel direği olmuştur.
Kirli toplumlarda, en temel
erdem olan “iyi niyet”; her daim canınızı yakan davranış ve düşünüş biçimine
dönüşmüştür. Hatta avam tarafından insanı zayıflaştıran bir özellik olarak da
görülebilir… ‘En sevmediğim özelliğim iyi niyetli oluşumdur” diyen insanda,
aslında olmayan bir değerdir. Zira erdem pazarlanmaz, dile getirilmez, satılmaz
sadece ama sadece yaşanır. Zaman zaman yalancıların da en çok arkasına
sığındığı bahane ya da masumluk maskesidir: “Hep iyi niyetim yüzünden kaybettim…”
gibi. Bu tip kişiler için “iyi niyet” ,gösterilmesi bir lütufmuş gibi
algılanan, insanların kendilerini avutup mutlu olabilmelerini sağlayan basit
bir araçtır.
Yüreklerin kulaklarının sağır,
vicdanların kömür karası olduğu bir dünyada her geçen gün anlamını yitiren bir
kavramdır. Hak edene gösterilmesi durumunda geri dönüşü güzellik olan yaşam
biçimidir. “Ben iyi niyet gösterdim başıma gelene bak…” diye sızlanmamak
gerekir. İçimizde varsa karşılık beklemeden ne gerekiyorsa yapmak, iyi niyeti
içinden geldiği için göstermek gereklidir. İyi niyete karşılık iyi niyet görmek
güzeldir ama görülmediğinde çığırından çıkmamak gerekir.
Bir eylemin iyi ya da kötü
olduğuna karar verebilmek için başvurulan kıstastır. Kant’ın ahlak ölçütüdür.
Eylemi gerçekleştirirken “iyi niyet”liysek o eylem iyidir. Sonuçları ise
önemsizdir denir. Lakin akıl ve bilgi ile birleşmeden bilgisiz bir insanın
düşüncesizce bir davranışı iyi niyetle de olsa felakete neden olabilir. Hatta
bu şekilde Dante’nin dediği gibi cehenneme giden bir otoyol döşemek de
mümkündür. Basiret yoksa diğer erdemler, cehennemin kendi iyi niyetleriyle
döşedikleri kaldırım taşları olurlar.
“Artık iyi niyetli olmayı
bıraktım bu dünyaya” dendiği noktada nefretin içine saplanmış bu karanlık
dünyanın omuzlarına bir yük de biz bindiririz. Zihinsel faaliyetler, sadece
mükemmel bir uyum içerisinde oldukları zaman iyi sonuç verirler. Kalpte her
daim iyi niyet olmalıdır. Yoksa iyi işler başarılamaz. Nefret, intikam ve
kıskançlık zehirlidir; arseniğin fiziksel olarak ölümcül olduğu gibi, içimizde
soylu olan her şeyde öldürücü etkileri vardır. İnsanlara karşı takınacağınız
hoş bir tutum ve iyi niyetli bir his, kişiyi nefretin ve benzeri düşüncelerin
zararlarına karşı korur.
İyi niyet iyi, doğru ve güzele
yönelmenin, yaklaşmanın, ilerlemenin ve bizzat bu yoldaki çabanın kendisidir ve
bu çaba da zaten bir erdemdir. İyi niyet, bütün erdemler gibi, narsisizmin, kör
bencilliğin, kendi kendine köleliğin karşıtıdır. Bu sayede iyi niyet
cömertliğe, alçakgönüllülüğe, cesarete, adalete, sadakate, sevgiye yakınlaşır…
İyi niyet sessizliği değil, yalanı yasaklar. “Hayat kişiyi basit oyunlarla
sürekli sınar ve yolculuğumuzda bastığımız taş, bir anda uçurum olur ve
cehennemin alevleri işte o anda gözükür aşağıdan.”
Montaigne, “hakikati kendisi
için sevmek gerekir.” der. Başka türlü asla iyi niyet olmaz: “Mecbur olduğu
için ve yarar gördüğü için doğruyu söyleyen kişi, kimseyi ilgilendirmediğinde
yalan söylemekten asla çekinmeyen kişi, yeterince hakiki değildir.”
“Doğruculuk, aptallık demek de değildir. Ne var ki, hakikat, Montaigne’in
dediği gibi, “erdemin ilk ve temel parçasıdır,”. Montaigne, kuralı gayet iyi
belirtmiştir. Bu bir iyi niyet kuralıdır: “Her zaman her şeyi söylemek
gerekmez, çünkü bu aptallık olur; ama söylenen şey, insanın düşündüğü şey
olmalıdır”.
“İyi niyet hakikat sevgisidir,
bu sevgi edimlerimizi, sözlerimizi, düşüncelerimizi yönetir.” Doğru sözlülerin
erdemidir bu. “Tam ortada’’ durur o; övüngenlik ile sinsilik arasında,
palavracılık ile ketumluk arasında, sahte zafer ile sahte mütevazılık arasında.
İyi niyetli olmak, doğru olduğuna inanılan şeyi can-ı gönülden söylemektir. O
ruhun ruhu, özün özüdür…
İyi niyet, en üstün felsefi
erdemdir. Hepimizin hamurunda zayıflık ve kusur vardır; bu noktada hoşgörü
alçakgönüllülükten kaynaklanır, tıpkı alçakgönüllülüğün de iyi niyetten
kaynaklanması gibi.
Yolda “İnsan, İnsan olmalıdır”
kuralının anlaşılması gerekir. Böylece, yaşamda devamlı farkındalıklar zinciri
ile kendini bilme yolunda atacağı adımları kendi içinde bulmuş olacaktır.
Öncelikle kendini bilmeye, tanımaya ve öğrenmeye gelmiştir. Kendini bilmenin
yolu, iç hesaplaşmadan (muhasebe-i nefs) geçer. İyi niyet gibi erdemlerin ne
olduğu ve nasıl kazanılabileceği kişinin özgün ve özel yolunun konularıdır.
Tüm yolculuğun hedefi bütün
erdemlerin kazanıldığı, iyi niyetli ve şefkatli yaklaşımlar ile bireyin
toplumdaki seçkin (mümtaz) yerini alabilecek hale geldiği aşamadır. O noktada
sorumluluğu artan “insan gibi insan” kendini toplum içerisinde gerçekleştirme
ve toplumu dönüştürme hedefine yönelik görev bilincinin gereğini hayata örnek
bir şahıs gibi yansıtır.
Artık sadece kendi için yaşama
lüksü kalmamıştır. O, yaşamının sonuna kadar insanlık ülküsü yolunda
çalışabileceği erginleşme dönemine girmiştir. Olgunlaşmış insanın içine dönük
olarak kendi kendiyle sürekli yüzleşmesi de hiç bitmez…
“Arkadaşlık ve iyi niyet sizi paranın götüremeyeceği yerlere götürür.”
Margaret Walker
Berk Yüksel
KAYNAKÇA
Yüksel, B. (2015). İyi Niyet. Erişim adresi http://www.felsefetasi.org/iyi-niyet/